Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması | Erhan Tuncer
Bahar (35) istemediği bir gebelik yaşamaktadır. Bu durumla baş etmeye çalışsa da başarılı olamamış, intihar etmeye karar vermiştir. Aldığı kararı nasıl uygulayacağını düşündüğü günlerde bunun pek de kolay olamayacağını anlar. Evet, kendi yaşamını sonlandırabilir ama karnındaki bebek? Onun yaşamını sonlandırmaya hakkı var mıdır? Derin düşünceler sonucunda, gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemi doğum sonrasına ertelemeye karar verir. Doğuma kadar geçen süreçte, ilk iş bebeğini bırakabileceği güvenilir birini bulmaktır. Her şeyden habersiz ailesinin gittikçe büyüyen karnından şüphelenmemesi için bir gece ansızın evini terk eder. Yol boyu tek düşüncesi, köklerinden vazgeçebilen ağaçları, yani vazgeçebilen cesur insanları hatırlamak olacaktır; sadece ağaçları.
Aklına ilk gelen kişi, uzun süredir görüşmediği üniversite arkadaşı Mahir (35)’dir. Mahir’i yıllardır görmese de, geçmişte geçirdiği kaliteli vakitlerden ötürü ona güveni tamdır. Bir sabah Mahir’in evine vardığında gördükleri karşısında ne yapacağını bilemez; Mahir bir kaza sonucu yürüme yetisini kaybetmiş, tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştur. Annesi de evi terk ettiği için, içine kapanık, kimseyle görüşmeyen babası Cemal (65) ile yaşamaktadır. Hayattan kopmuş Mahir ve Cemal, zorla yürüttükleri baba-oğul ilişkileri ile Bahar’a ne kadar yardımcı olabileceklerdir?
Hayatına son vermeyi düşünen genç bir kadın, hayattan çoktan vazgeçmiş bir baba ve oğul ile tekrar hayata bağlanmayı başarabilecek midir? Sonbahar, ilkbahara dönüşebilecek midir?