Muğla’nın bir dağ köyünde dokuz aylık hamile bir kadın ile muhtar arasında köydeki tüm erkeklerin başka şehirlerdeki madenlerde çalışmaya gönderilmesi nedeniyle bir gerilim yaşanmaktadır. İnançları, farklı yaşamı ve doğayı diğer insanlardan daha çok tercih etmesiyle yadırganan yörük kadını Gülsüm, muhtarın kurduğu bu düzene karşı çıkan tek kişidir. Son olaylarda Gülsüm öfkesini kontrol edemeyince muhtar, köylünün onunla alışverişini ve evinin önünden geçmesini yasaklayarak onu tecrit eder. Çaresiz kalan Gülsüm’ün iki seçeneği vardır: Ya sisteme ayak uyduracak ya da doğaya/doğasına güvenecektir.

"Balinanın Bilgisi" Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alıyor.

Ayşe (47), Down sendromlu kardeşi Rıdvan (38) ile birlikte, sürekli büyüyen ve çehresi değişen İstanbul’un dış mahallelerinde yaşamaktadır. Babaları uzun zamandır hastanede ölümünü beklemektedir. Çalıştığı benzin istasyonuna uğrayan bir uluslararası kamyon şoföründen evlenme teklifi aldığında, Ayşe kaderiyle hayalleri arasında bir seçim yapmak zorunda kalır.

"Ayşe" Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alıyor.

Nişan töreni için kız tarafının evinde aileler bir araya toplanır. Kısa sürede gerginliklerini atan aileler rahat tavırlarla sohbet ederken damadın geçmiş yıllarda bir cinayet işlediği ortaya çıkar. Bu gelişme, toplumsal cinsiyet rollerinden siyasal meselelere değin bir dizi tartışmanın açılmasına neden olur. Maskelerin atıldığı bu gecede herkesin rolünü layıkıyla yerine getirmeye çalıştığı ortaya çıkar.

"Acı Kahve" Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alıyor.

Cumhuriyetimizin 100. yılına özel olarak hazırlanan “Türkan: Bir Bilim Kadınının Öyküsü”; idealist bir bilim ve Cumhuriyet kadını olarak çağdaş eğitimin öncüsü Prof. Dr. Türkan Saylan’ın ilham verici yaşam öyküsünü anlatıyor. Diğer çalışmalarda atlanan kişiliğinin ve kadın kimliğinin aksine bu belgeselde çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesi için çabalayan bir bilim insanının bir kadın olarak yaşamı ele alınıyor. Kadın biyografileri konusunda uzman gazeteci ve araştırmacı yazar Özlem Özdemir tarafından ÇYDD desteğiyle hazırlanan film, siyasi nedenlerle yıpratılan Türkan Saylan adının, tertemiz bir şekilde gençlere hatta dünyadaki insanlara ulaşması ve örnek alınacak bir bilim insanı olarak yaşatılmasını amaçlıyor.

“Türkan: Bir Bilim Kadınının Öyküsü”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda.

Kızılhaç tarafından gönderilen su arıtma ekipmanlarının İstanbul’dan başlayıp Kenya üzerinden Güney Sudan’a ulaştırılmasını konu alan Suyun Hakkı, su arıtma ekipmanları gönderen bir yardım hareketinin hikayesini anlatıyor. Su krizinin en önemli unsuru olan su yönetimi odağında bunu küresel bir sorunun parçası olarak ele alan film, sürdürülebilir su yönetiminin yaşamsal önemini vurguluyor. Özneleri arasında alanında uzman isimlerin yanı sıra ulaşımı sağlayan tır şoförlerinin de bulunduğu belgesel, savaşların ve çatışmaların ülkelerdeki su yönetimine etkisine vurgu yaparak farkındalık yaratmayı amaçlıyor.

“Suyun Hakkı”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda!

Suriye’deki savaştan kaçan Hanna ve küçük kardeşi Nader, İstanbul’un kaosunda, viran bir evde yaşamaktadır. Dolapdere’de bir kuaför salonunda tırnak tasarımı yaparak geçimlerini sağlayan ve bir yandan da Almanya’ya göç etmenin hayallerini kuran Hanna, bir gece İbo adlı bir gençle tanışır. Tutkulu başlayan gecenin sonunda genç kadın, kimliği ve arzuları ile kardeşinin ihtiyaçları arasında yeni bir denge kurmaya çalışırken bulur kendini.

“Neredeyse Kesinlikle Yanlış”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışması’nda.

1968 yılında Türkiye’nin ilk kızlar orkestrası olarak kurulan ve 1970’li yıllarda TRT’de televizyon, radyo programlarına ve gazete haberlerine çıkarak oldukça popülerlik yakalayan Eroğlu Kızlar Orkestrası’nın, Cenk Eroğlu tarafından tekrar bir araya getirilme ve müzik yapma sürecinin hikâyesini konu alan belgesel, dönemin sanatçılarını, müzik ve sanat anlayışını, toplumsal gelişmelerini, karakterlerin günümüzdeki haliyle geçmişteki yaşamlarını iç içe geçecek şekilde anlatmaktadır.

“Bir Orkestranın İzinde”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda.

İklim değişikliği konusunu inceleyen bir araştırmacı, geçimini doğadan sağlayan insanlarla görüşmeye karar verir ve geniş bir coğrafyada başka hayatlara yolculuk yapar. Bir ayağı toplumsal gerçeklikte diğer ayağı bilimsel gerçeklikte olan araştırmacı, her iki gerçeklik arasında bir bağ kurma çabasındadır. Dünyanın cehenneme dönüşmesini engellemenin tek yolunun bu bağdan geçtiğini düşünen araştırmacının gözü hep saattedir. Çünkü zaman tükenmektedir.

“Kadranı Olmayan Saat”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda!

İstanbul keşmekeşinde Yağmur (28), dev bir martının yanı başındaki kadını kapıp götürmesine şahit olur. Yaşadığı şokun ardından arkadaşlarıyla buluşur ve hayat şaşırtıcı bir hızla normale döner; ta ki tepeden düşen bir insan bedeni oturdukları kafenin camını kana bulayıp onları kaos döngüsüne çekene kadar.

“Sinek Gibi”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışması’nda.

Doğum yaptıktan iki gün sonra lohusa Azra, oğlunu derhal sünnet ettirmesi yönünde eşi, kayınvalidesi, doktorlar ve gözle görülmese de çoğunluğu Müslüman olan toplum tarafından baskı altında hisseder. Doğum hormonlarının da yadsınamaz etkisiyle, köşeye sıkıştıkça kendini, bebeğini korumak için içgüdüsel tepkiler verirken bulur.

“Mükemmel”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışması’nda.

Otopsi sırasında, kalp krizinden öldüğü söylenen adamın cesedini inceleyen doktor sıradışı bir semptomla karşılaşır. Cesedi adli tıbba göndermeye karar verir. Bunun üzerine adamın karısı, kendisine periyodik olarak şiddet uygulayan kocasını zehirlediğini itiraf eder. Kadın hakkında bir karar vermesi gereken doktoru, günün sonunda bir sürpriz beklemektedir.

“Tavuk Suyuna Çorba”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışması’nda.

Veysel hayatı boyunca hiç uyumamıştır. Herkesten sakladığı bu özelliğini bir eksiklik olarak görmektedir. Lüks bir otelin gece vardiyasında çalışırken otelde konaklayan bir misafir Veysel'in durumunu fark eder ve aralarında bir sohbet başlar.

“Rüyada Olduğunu Fark Ediyor İnsan”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışması’nda.

Varlıklı bir evde kocasıyla birlikte yaşayan orta yaşlı bir kadın, yalnız olduğu bir gece yatmaya hazırlanırken alt kattan gelen ürkütücü seslerle irkilir. Tüm cesaretini toplayarak, sesin kaynağını öğrenmek için aşağı iner. Ancak bu hareketi, kendisini bir kabusun içine sürükleyecektir. Kim tarafından izlendiği belirsiz bir kabus...

Özgür Seyben’in Tribeca için çektiği provokatif kısa filmi "Alien (Öteki)", Avrupa prömiyerini Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yapacak.

Bir bakım merkezinde kalan Fatoş, kurumun en genç zihinsel hastasıdır. Hastalığı nedeniyle geçirdiği nöbetler yüzünden hayatı boyunca mücadele etmek zorunda olan Fatoş’un en büyük eksikliği ise anne sevgisidir. Bu belgesel, Fatoş’un gözünden bakım merkezindeki gündelik yaşamı ele alıyor.

“Fatoş”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda.

Ali yıllar önce terk ettiği kasabasına oğlu İsa'nın ölümü üzerine geri döner ve hiç tanımadığı oğlundan geriye kalan eşyalarla yüzleşir. Bir cüzdan, bir fotoğraf ve oğlunun cep telefonu.

Ali, oğlunun cep telefonunun rehberinde kayıtlı insanlarla konuşarak oğlunun izini bir dedektif gibi sürer ve onu tanımaya çalışır...

“Rehber”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışması’nda.

Kaymakam Behçet ve senarist eşi Ilgın, köylülerin, çocuklarının içine düşüp boğulduğu bir su kanalının boşaltılması için kendilerine baskı yaptıkları bir köye yerleşir. Behçet olaydaki sorumluluğunu reddedip çocukların ölümünden köylüleri sorumlu tutarken, Ilgın her şeyin dışında kalır ve olanları bir senaryo malzemesi olarak görür. Köylüler çocuklarının intikamını almakta kararlıdır.

“Kurtlar”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışması’nda.

Bu belgesel, Macar fotoğrafçı Zsigmond Fejes'in 100 yıl önce Avusturya Macaristan'ından kadim Anadolu topraklarına yaptığı yolculuğun izini sürüyor. Fejes'in bu yolculuk sırasında fotoğrafladığı insanları ve mekânları takip eden Kilikya'ya Yolculuk, izleyiciyi unutulmuş bir tarihin hafızasına doğru yolculuğa ve bu toprakların saklı kalmış hikâyelerine tanık olmaya davet ediyor.

“Kilikya’ya Yolculuk: Fejes’in İzinde”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda!

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bizzat kendisinin çektiği filmlerin özenle damıtılarak bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan bu belgesel, sanatçının aile yaşamı ve sanat hayatını bir arada tutmayı başarmış kişiliğini ele alırken hem eğitmenliği sayesinde Türk sanatına kazandırdığı önemli talebeleri hem de Anadolu folklorune olan bağlılığını estetikle buluşturarak şiire taşımasıyla çok yönlü bir kişilik olarak hayata ve sanata bakışına birinci gözden tanıklık etmektedir. Ara Güler, Cengiz Bektaş, Devrim Erbil gibi kıymetli isimlerle yapılan röportajlarla hayat bulan belgesel, aile bireylerinin yaşanmışlıklarıyla başka bir boyut kazanıyor.

“Bedri Rahmi Eyüboğlu Toprağın Sırrına Erenler”, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda.

Altın Eller, rahmi olmadan doğan Derya Sert'e, 2011 yılında Prof. Dr. Ömer Özkan, Prof. Dr. Özlenen Özkan ve ekibi tarafından dünyada ilk kez kadavradan alınma yoluyla gerçekleştirilen rahim naklinin ve ardından doğan mucizevi bebeğinin benzersiz hikayesini konu alıyor. Aynı zamanda Türkiye'nin ilk yüz ve ilk çift kol nakillerine de yer veren bu etkileyici belgesel; tıbbın sınırlarını zorlayan, insan hayatına dokunan ve imkansızı mümkün kılan büyüleyici hikayesini, gerçek ameliyat görüntülerinin sanatsal anlatımıyla aktararak seyircileri insan olmanın doğasını ve organ bağışının önemini birlikte keşfetmeye davet ediyor.

UYARI: Bu belgesel, hassas içerik barındıran ameliyat görüntüleri içermektedir. +18 yaş izleyici kitlesi için uygundur.

"Altın Eller", Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda.

Çıkan yeni bir teknoloji sayesinde artık herkes önceki yaşamında kim olduğunu görebilmektedir. Varoluşsal bir kriz yaşayan Erdi, önceki hayatında kim olduğunu bulmaya çalışır.

"Hayaller, Umutlar ve Dönen Yunuslar", Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışması’nda yer alıyor.

Zamanında Ankara'da iyi bir işi ve hayatı olduğundan "bahsedilen" Recep, yaşadığı ruhsal sıkıntılar nedeniyle büyüdüğü köye dönmek zorunda kalır. Recep, köy yerinde tuhaf, delice davranışlar sergilerken babası ondan utanmakta ve oğluna karşı duyduğu öfkenin yanında gizli bir korku da beslemektedir. Bir gece oğlu tarafından öldürüldüğünü gördüğü bir kabustan uyanan baba, kalkıp pencereden dışarıya baktığı sırada bütün korkularının boşa çıktığını en acı şekilde görür.

"Dünyada Öyle Şeyler Olmuyor", Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışması’nda.

Sekiz yaşındaki Nejat, dedesinin ani ölümü üzerine hayatında ilk kez bir cenaze evinde bulunur. Anne ve babasının yaşadığı şok, derin üzüntü ve etraflarını çevreleyen kalabalık Nejat’ın cenaze evinde tamamen yalnız kalmasına neden olur. İlk kez deneyimlediği bu kaotik ortamda ne hissetmesi, nasıl davranması gerektiğini bilemez fakat cenaze evinde bulunan diğer kişilerin Nejat’ın ne yapması, nasıl hissetmesi gerektiğiyle ilgili birçok fikri vardır. Üzerindeki baskıya dayanamayan Nejat, cenaze evinde büyük bir "üzülmeme" savaşının içine girer.

"Ağlamak Serbest Gülmek Yasak!", Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Kısa Metraj Film Yarışmasında.

"Ne olursa olsun, sakın arkana bakma!" Dirty Boy, içine kapanık bir şizofren olan Issac’ın, suçlandığı olayların ardındaki gizemi çözerek masumiyetini kanıtlama ve başkalarının hayatını kurtarma mücadelesini anlatıyor.

Kült kavramına yeni bir soluk getiren filmin oyuncu kadrosu da oldukça dikkat çekici: başrolde Steinbichler'in (Zero Chill) yer aldığı filmde McTavish (House of the Dragon) acımasız tarikat liderini, Gillies (The Hunger Games) ise sorunlu bir topluluk üyesi olan Hope’u canlandırıyor.

Oyuncu-yazar-yönetmen Doug Rao’nun ilk uzun metrajlı filmi olan Dirty Boy, Türkiye prömiyerini Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yapıyor.

Trakya köylerinde yaşayan kadınların başarı öykülerine odaklanan Trakyalı Amazonlar, öncü kadınların çevrelerinde bir artı değer yaratma çabalarını konu alıyor. Bu kadınlar, bulundukları toplumu geliştirmek, mevcut kültürü geleceğe taşımak ve köy kadınlarını üretime, sosyalleşmeye dahil ederek birey olduklarının farkına varmaları için mücadele veriyor.

Engin Deniz Atlı’nın yönetmenliğini yaptığı Trakyalı Amazonlar, Dünya Prömiyerini Antalya Altın Portakal Film Festivali özel gösterimi ile yapıyor.

Bu film Homeros’un Şarap Rengi Deniz ismini taktığı Akdeniz’de ve çevresinde küresel ısınmanın yol açtığı derin değişiklikleri anlatıyor. Küresel ısınma nedeniyle Akdeniz’in havası, suyu, kültürü ve yaşam biçimi hızla değişiyor. Aynı zamanda toplumun her kesiminden insan ve birçok kuruluş, küresel ısınmanın bölgedeki olumsuz etkilerini en aza indirmek için çalışıyor. Ancak bütün bu çabalar yeterli olacak mı? Şarap Rengi Deniz izleyiciyi şu soru ile baş başa bırakıyor: Akdeniz’de çevre sorunlarına çözüm bulamayıp bir zamanların güzel Akdeniz hayalinin gölgesinde mi yaşayacağız? Yoksa hep beraber yeni bir hikâye mi yaratacağız?

Nefin Dinç’in yönetmenliğini yaptığı ‘Şarap Rengi Deniz’ Antalya Altın Portakal Film Festivali özel gösterimiyle seyircisiyle buluşacak.

'Uçurtmayı Vurmasınlar', 'Piano Piano Bacaksız', 'Abuzer Kadayıf' ve 'Uzun İnce Bir Yol' filmleriyle pek çok ödüle layık görülen Türk sinemasının unutulmaz yönetmeni Tunç Başaran'a ithaf edilen belgesel ‘Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir’, yönetmenin hem özel hayatını hem de sinemasını ele alıyor. Başaran'ın ailesi, arkadaşları ve meslektaşlarıyla yapılan röportajların yer aldığı bu belgesel, onun sinemasında sıklıkla vurgulanan sevgi temasını ön plana çıkarıyor.

Zeynep Bayraktutan ve Gökhan Kasapoğlu’nun yönetmenliğini yaptıkları belgesel, Tunç Başaran'ın filmografisini ve hayatını yeni nesillere aktarmayı hedeflerken, aynı zamanda Türkiye'nin kültür sanat hayatına yaptığı katkıları onurlandırmayı amaçlıyor.

‘Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir’, arşiv niteliği taşıyan içeriğiyle, Başaran'ın hatırasını yaşatarak Antalya Altın Portakal Film Festivali özel gösterimiyle sinemaseverlerle buluşuyor.

Yok olan kültürler, azınlıklar, kadın hakları ve insanlık tarihine odaklanan belgeseller yapan Sevinç Baloğlu’nun son filmi ‘Oya’, Yunanca ‘ufuktan yükselen güneş’ anlamındaki Anadolu’da, hüzünlerini, sevinçlerini iğne ve iplikle yaptıkları ‘üç boyutlu heykellere’ yansıtan Anadolu kadınına ve dünyada tek olan oya sanatına odaklanıyor.

Oya ipliğini, ipek böceği yetiştirerek üreten köydeki tek kadın olan Gülbiye, torunu Ada’ya ipek böcekçiliğini ve oya ritüellerini masallarla öğretirken bir Koleksiyoner ise çok sevdiği bir oyanın peşinde yollara düşer. Onların hikayeleri bizi, geçmişte susturulan kadınlara dil olan, bugünse onları ekonomik özgürlüklerine kavuşturan birbirinden güzel oyalarla tanıştırır.

Oya, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali özel gösterimiyle seyirci ile buluşacak.

Yönetmen koltuğunda Nurgül Bayram’ın oturduğu ‘Gençlik Tiyatrosu’, Türkiye’de toplumcu çağdaş tiyatronun temellerini atarak, Türk tiyatrosunun ilk defa Avrupa’ya açılmasını sağlamış, usta tiyatrocular yetiştirmiş, ülkemizin ilk üniversite tiyatrosunun hikayesini ve Türkiye üzerindeki etkilerini ele alıyor.

Haldun Dormen, Genco Erkal, İzzet Günay, Zihni Göktay, Nevra Serezli, Yılmaz Gruda, Ali Özgentürk, Erol Keskin, Suna Keskin, Tan Oral, Aydın Engin, Can Kolukısa, Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen gibi 40 değerli isimle röportajların yapıldığı, daha önce hiç yayınlanmamış fotoğrafların kullanıldığı arşiv niteliğindeki belgesel Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde özel gösterimi ile seyirci ile buluşacak!

Hasan Hüseyin Alkan’ın yönetmenliğini yaptığı İkiz Başpehlivanların Öyküsü: “Balaban”, Dünya Şalvar Güreşi Şampiyonası Dünya Şampiyonu olan ve Kırkpınar güreşlerinde altın kemer kazanan Başpehlivan İsmail Balaban ve ikiz kardeşi Başpehlivan Turan Balaban'ın hayat hikayesini ve güreş serüvenlerini konu ediniyor.

Geleneksel Türk sporu olan yağlı güreşin gelecek nesillere sevdirilmesini amaçlayan film Antalya Altın Portakal Film Festivali özel gösterimi ile festival seyircisiyle buluşacak.

Yönetmenliğini Selçuk Metin’in yaptığı “Genco” belgeseli, bu yıl temmuz ayında kaybettiğimiz sanat camiasının kıymetli ismi Genco Erkal’ın anısına Antalya Altın Portakal Film Festivali Özel Gösterimi’nde sinemanın büyülü perdesinde izleyicisiyle buluşacak.

Senaryosunu Genco Erkal'ın yazdığı ve bu nedenle benzerine az rastlanır otobiyografik bir nitelik taşıyan “Genco” belgeseli, Türk tiyatrosunun usta ismi Genco Erkal’ın kariyerini ve sanat hayatını ele alıyor. İzleyiciyi Genco Erkal rehberliğinde geçmişte bir yolculuğa çıkaran belgesel, bugüne kadar 56 oyun yönetmiş, 81 oyunda oynamış, 9 oyun çevirmiş, 24 uyarlama yapmış ve 1 oyun yazmış sanatçının tiyatroya adanmış yaşam öyküsünü anlatıyor.

Sanatçının çocukluk, gençlik ve meslek hayatının büyük bir bölümünün geçtiği İstiklal Caddesi’nde başlayan belgesel, kronolojik bir sırayı takip etmekten ziyade, olaylar, zamanlar ve mekanlar arası çağrışımlarla geçişli olarak ilerliyor. Bu tarihi yolculukta hem sanatçının hayatı ve kariyeri hem de Türk tiyatro tarihi açısından büyük öneme sahip tiyatro sahneleri tek tek ziyaret ediliyor. 90 dakikalık belgesel, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ilk kez sinema perdesinde gösterilecek. Genco Erkal’ın ve Dostlar Tiyatrosu’nun arşivinden belgeler, fotoğraflar ve videolar ile izleyicilere görsel açıdan zengin ve benzersiz bir serüven sunuyor.

Ayşe Polat son filmi Kör Noktada (Im toten Winkel)’de karmaşık bir komplo, paranoya ve kuşaklar arası travma ağını odağına alıyor.

Yönetmen bu kez üç perdeli anlatı yapısını bozarak aynı hikayeyi farklı perspektiflerden üç farklı bölümde ortaya koymayı tercih ederek, seyircisine açtığı alanda izini süreceği bir gizem ile başbaşa bırakıyor.

Dünya prömiyerini Berlinale’nin Panaroma bölümünde yapan Kör Noktada filmi özel gösterimi ile Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde.

Greg Kwedar’ın ilk defa Toronto Film Festivali’nde görücüye çıkan filmi sanatın gücünü beklenmedik bir açıdan, estetik ve gerçekçi bir dille anlatıyor.

Sing Sing hapishanesinde, işlemediği bir suçtan yatan Divine G, kendine yeni bir gaye bulmuştur; diğer hükümlülerle birlikte bir tiyatro grubunda yer alır ve birlikte eserler sahneye koyarlar. Onların deyişiyle, buraya yeniden insan olmak için gelirler. Rollerle gerçek içiçe geçer, hakikat muğlaklaşır.

Sanatın dönüştürücü ve iyileştirici gücünü, karanlık köşelerde kalsa bile insanoğlunun yeni şeyler keşfedebildiğini ve insan olmayı çarpıcı bir açıdan ele alan film Türkiye’de ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde izleyiciyle buluşacak.

Sinemanın sınırları nerede sona erer? Bu bölüm, sinemanın gücünü ve toplumsal meselelere ışık tutma kapasitesini bir kez daha ortaya koyuyor. Farklı coğrafyalardan gelen bu yapımlar, ortak sorunlara tarafsız bir bakış açısıyla yaklaşarak, izleyicilere evrensel bir insanlık deneyimi sunmayı hedefliyor. Dahası, insanın sınırlarla çevrili ve kaderine yenik dünyasını ve bu sınırların ötesine geçme çabasını anlatıyor. Göçmenlerin yolda bıraktıkları ayak izlerinden savaşların ortasında kalan hayatlara kadar her şey, tüm çıplaklığıyla perdeye yansıyor. Her bir yapım, bize ait bir hikaye anlatıyor; evrensel bir sesle, evrensel bir acıyı ya da umudu dile getiriyor. Her bir kare, başka bir insanın gözünden dünyayı görmeye davet ediyor.

Sinemanın sınırları nerede sona erer? Bu bölüm, sinemanın gücünü ve toplumsal meselelere ışık tutma kapasitesini bir kez daha ortaya koyuyor. Farklı coğrafyalardan gelen bu yapımlar, ortak sorunlara tarafsız bir bakış açısıyla yaklaşarak, izleyicilere evrensel bir insanlık deneyimi sunmayı hedefliyor. Dahası, insanın sınırlarla çevrili ve kaderine yenik dünyasını ve bu sınırların ötesine geçme çabasını anlatıyor. Göçmenlerin yolda bıraktıkları ayak izlerinden savaşların ortasında kalan hayatlara kadar her şey, tüm çıplaklığıyla perdeye yansıyor. Her bir yapım, bize ait bir hikaye anlatıyor; evrensel bir sesle, evrensel bir acıyı ya da umudu dile getiriyor. Her bir kare, başka bir insanın gözünden dünyayı görmeye davet ediyor.

Geert Taghon'un romanından uyarlanan Skunk, ihmal edilmiş bir genç olan Liam’ın hikayesini anlatıyor. İlk defa Talinn’de görücüye çıkan filmi ile yönetmen Koen Mortier oldukça sarsıcı bir konuyu ele alıyor.

Kaos ve şiddetin hakim olduğu ailesinin evinden alınan Liam, yatılı bir bakımevine alınır. Ancak ortama uyum sağlamakta zorlanır, çünkü bakımevinde de daha kötü bir şekilde zorbalığa maruz kalır. Liam, başlangıçta yeni bir arkadaş ve sosyal hizmet uzmanlarıyla teselli bulsa da, danışmanlık sırasında eski travmalarını yeniden ziyaret ettiğinde geçmişi peşini bırakmaz.

Skunk, Türkiye'de ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde.

İngiliz yönetmen Mike Leigh, 23. filmi Hard Truths'ta Oscar adayı Marianne Jean-Baptiste (Secrets & Lies) ile yeniden bir araya gelerek modern aile yaşamına dair cesur ve derinlemesine bir bakış sunuyor.

Leigh'in mizahi ve içgörülü dokunuşu, filmi hem zorlayıcı hem de etkileyici kılıyor. Karakterlerin en ince davranış değişimleri bile sahnelere şefkat ve derinlik katıyor. "Hard Truths", basit çözümlemelerden kaçınarak, en sinir bozucu karakterlerin bile bir parça ilgiyi hak ettiğini gösteriyor.

Film Toronto Film Festivali'ndeki prömiyerinden sonra Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde seyirciyle buluşacak.

Isabelle Huppert'in başrolünde yer aldığı ve Cannes Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapan La Prisonnière de Bordeaux, toplumsal sınıf ve kadın dayanışması temalarını derinlemesine işliyor.

İki kadının yolları "eşlerini" ziyaret etmek için geldikleri bir hapishanenin bekleme salonunda kesişir. Biri zengin bir burjuva kadını, diğeri ise çocuklarına bakabilmek için ağır koşullarda çalışan bir annedir. Hapishaneye çok daha yakın oturan burjuva kadın, diğerine büyük evinde bir oda teklif eder. Bu bir dostluk mu, dayanışma mı yoksa bir anlaşma mı? Film, bu beklenmedik ikilinin kadın özgürlüğü hayallerini ve aralarındaki derin uçurumun yankılarını takip ediyor. Burada hiçbir şey siyah-beyaz değil.

La Prisonnière de Bordeaux Türkiye prömiyerini Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümünde yapacak.

Coppola Cannes'da prömiyer yapan son filmi Megalopolis'u geliştirmeye 1980'lerin başında başlar. Projenin uzun tarihçesi, Coppola efsanelerinin bir parçası haline gelir. Megalopolis'in hikayesi, çok serbest bir şekilde, MÖ 63 yılında gerçekleşen Catilina Komplosu hakkında okuduklarından esinlenmiştir.

Yeni Roma şehri değişmek zorundadır; bu da şehri ütopik ve idealist bir geleceğe taşımak isteyen dahi sanatçı Cesar Catilina ile gerici statükoya bağlı kalıp açgözlülüğü, özel menfaatleri ve partizan savaşını sürdürmeye kararlı olan belediye başkanı Franklyn Cicero arasında çatışmaya yol açar. İki taraf arasında kalan ise sosyetik Julia Cicero, belediye başkanının kızı; Cesar’a olan aşkı, sadakatini bölmüş ve onu insanlığın hak ettiğine gerçekten inandığı şeyi keşfetmeye zorlamaktadır.

Francis Ford Coppola'nin kariyerinin en iddialı projesi Megalopolis, 40 yılda 300 kereye kadar yeniden yazıldıktan sonra Cannes'da yarışmaya sunduğu ilk filmidir. Film özel gösterimiyle Antalya Film Festivali'nde seyircisiyle buluşacak.

Fransız yönetmen Emmanuelle Nicot'un bol ödüllü ilk uzun metrajı Dalva, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde!

Film 12 yaşındaki Dalva'nın babasının tutuklanmasına ve bakıma alınmasına yol açan bir polis baskınıyla açılıyor. Dalva (Zelda Samson) babasının neler olup bittiğini veya neden onları ayırdıklarını anlamaması nedeniyle histerik bir şekilde ağlıyor. Çarpıcı bir büyüme hikayesi, müthiş bir oyunculuk ve özenli bir bakış açısıyla tamamen farklı bir boyuta taşınıyor.

Gerçek arayışında Emmanuelle Nicot, babasının etkisi altında büyüyen bir kişinin tekrar sevmeyi öğrenme ihtiyacını irdeliyor. Karakterlerini anlamaya yönelik sürekli çabasıyla, yönetmen her zaman doğru mesafeyi korumayı başarıyor. Keskin ve doğru bir kurgu ile desteklenen Nicot’un etkileyici mizansen tasarımı, genç Dalva’nın dönüşümünü büyük bir zarafet ve ustalıkla ortaya koyuyor; Dalva, Zelda Samson tarafından harika bir şekilde canlandırılıyor ve yeni hayatına doğru yol alıyor.

Yönetmen Jannis Alexander Kiefer, ilk uzun metraj sinema filminde kara komedi sularında gezinirken, hareketsiz görünen bir topluluğun yaşamlarına bir bakış sunuyor.

Doğu Alman köyü Wiesenwalde'de, tek yerel cazibe merkezi klasik bir bestecinin doğduğu evdir. Bu yüzden, bir Amerikan film ekibi II. Dünya Savaşı dizisi çekmek için köye geldiğinde, köylüler kendi hayallerinin peşinden gitmek için bu fırsattan yararlanmaya kararlıdır. Ancak beklenmedik bir elektrik kesintisi ve kaybolan bir tank, tüm planlarını alt üst etme riski taşır.

Kiefer, anlamlı ve etkili bir görsel dil kullanarak zenginleştirdiği filmiyle, küçük bir topluluğun hikayesi üzerinden Almanya tarihine trajikomik bir bakış sunuyor. Film Türkiye’de ilk kez ve sadece Uluslarası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Bölümünde sinemaseverlerle buluşuyor.

Hayat, dışlanmışlar için pek de kolay değildir, ta ki şefkatle kucaklanana kadar. Yönetmen Vinko Tomičić Salinas, ilk kez Tribeca Film Festivali'nde izleyiciyle buluşan El Ladrón de Perros filminde çaresizlik, sevgi açlığı ve aidiyet hissi gibi temaları işliyor.

13 yaşındaki Martín, sokaklarda büyümüş, yetim bir ayakkabı boyacısıdır. Hayalinde babasını bulma isteğiyle yaşayan Martín, en iyi müşterilerinden biri olan Bay Novoa’nın babası olabileceğini düşünmeye başlar. Yalnız bir terzi olan Bay Novoa’nın ise tek güçlü duygusal bağı, oğlu gibi sevdiği Alman kurdu Astor’dur. Yani, şimdilik...

Salinas, Martín’in hayatını farklı perspektiflerden ele alırken, seyirciye de şu soruyu düşündürtüyor: Babasını arayan bir çocuk neler yapabilir? Film, Türkiye'de ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Fesivali'nde gösterilecek.

Provokatif, çarpık ve patlamak üzere! Hollywood'u altüst etmeye hazır mısınız? Hem de Hollywood'un kendi silahıyla… Coralie Fargeat’ın Cannes’da büyük yankı uyandıran filmi "The Substance," şüphesiz bu yılın en iyilerinden.

Alter egonuza ne kadar düşkünsünüz ? Elizabeth, yıllarını verdiği ikonunun yıldızı nihayet söndüğünde bunu kabullenemez. Zaman, geri döndürülemez bir gerçeklik olarak onu imkânsızı denemeye zorlar — "en iyi versiyonu"na geri dönebilmek için tehlikeli bir formülü, "cevher"i denemeye karar verir. Amacına ulaşır, ancak işler kontrolden çıktığında, "en iyi versiyonu" Sue, kontrolü ele alır. Ya da belki de kontrol tamamen kaybolmuştur.

Hollywood, yüz yıla yakın tarihinde kadın bedenini hep bakılan, arzulanan ve idealize edilen bir nesne olarak görmüştü; fakat Fargeat bunu havaya uçurmaya kararlı! "The Substance," Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde.

2015’te Nabat isimli filmiyle Venedik dahil birçok film festivalinde boy gösteren yönetmen Elchin Musaoglu yeni filmi Maryam'da bir geri dönüş hikayesi ve bir buluşmayı anlatıyor.

Yıllar önce Amerikaya göç eden Maryam, babasının hayatta olduğunu ve bir psikiyatri merkezinde kaldığını öğrenince Azerbaycan’daki küçük köyüne geri döner ve babasının hafızasını geri kazanması için çalışır. Hatıralar canlanır ve Maryam'ın zaman yolculuğu başlar; bu uğraşı aynı zamanda Maryam’ın kendi vicdanıyla yaptığı bir çekişmeye dönmüştür.

Masalsı öğeleriyle öne çıkan Maryam, Türkiye’de ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde sinemaseverlerle buluşuyor.

2018'de, Venedik Film Festivali'nde prömiyer yapan ilk kısa filmi Nymphs'i yazmış, yönetmiş ve başrolünde oynamış olan yönetmen Isabella Torre, ilk uzun metraji Basileia'da yine mitolojik bir hikayeye odaklanıyor.

İtalya'nın sislerle kaplı, sarp Aspromonte dağlarında, bir arkeolog ve yardımcıları antik bir hazine aramaktadır. Ancak kazıları, bu ücra köyün sakinlerinin hayatlarını sonsuza dek değiştirecek gizemli mitolojik yaratıkları serbest bırakır. Yaralı ve kutsallığı çiğnenmiş bir gezegenin derinliklerinden, tehditkâr ama karizmatik varlıklar olan Nympheler ortaya çıkar; onlar insanlar ve dünyanın gizemleri arasında yeniden bir mesafe kurmaya gelmişlerdir.

Etkileyici sinematografisiyle öne çıkan Basileia, ilk filmi olarak oldukça umut vaat ediyor. Film, Venedik prömiyerinin ardından Türkiye'de ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde

Uruguaylı yönetmen ikilisi Ana Guevara ve Leticia Jorge'nin son filmi Agarrame Fuerte yas ve anma süreçlerinin karmaşıklıklarında ilerlerken, sevginin, direncin ve hayatlarımızı şekillendiren derin bağların kalıcı gücünün dokunaklı bir hatırlatıcısı haline gelir.

Film, 39 yaşındaki Adela'nın en yakın arkadaşı Elena'nın ani kaybıyla yüzleşmesini konu alıyor. Elena'nın cenazesinde yas tutanlar arasında duran Adela, bu ağır ritüellerden kopmuş hisseder ve ona bu kadar yakın birine veda etmenin absürtlüğünü fark eder. Şok ve gelecekteki büyük boşluk tarafından tüketilen Adela, beklenmedik bir zaman yolcusuna dönüşür. İncelikli performanslar ve dokunaklı hikaye anlatımıyla Agarrame Fuerte izleyicileri dostluk bağlarının zaman ve mekânı aştığı bir dünyaya davet eder.

Agarrame Fuerte dünya prömiyerini yaptigi Tribeca Festivali'nden bir ödül ve bir adaylıkla ayrıldı. Film Türkiye'de ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde.

Güçlü ve zamansız bir hikaye olan Odyssey’e bir İtalyan dokunuşu: The Return. Başrollerini Juliette Binoche ve Ralph Fiennes'in paylaştığı bu son filminde Uberto Pasolini, Homeros'un dünyasını yeniden canlandırıyor.

Odysseus, 20 yıl aradan sonra geri dönmeye karar verir. Kral nihayet evine dönmüştür, ancak Truva Savaşı'na katılmak için ayrıldığından beri krallığında çok şey değişmiştir. Yapımcı James Clayton, filmin önemli noktalarını şöyle özetliyor: “Bu, daha önce hiç görmediğimiz bir 'Odyssey'; tanrılar veya canavarlar yok, bunun yerine sevdiklerini kurtarmak için şiddete geri dönmek zorunda kalan, travmatize olmuş bir gazinin yer aldığı, temel bir gerilim filmi. Uberto'nun bu ruhsal yolculuk vizyonunu böylesine sıra dışı oyuncularla hayata geçirmesine yardımcı olmak bir onurdur.''

Prömiyerini TIFF'te yapacak olan The Return, Türkiye’de ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Fesivali Uluslararası Yarışma Bölümü'nde izleyiciyle buluşacak.

6 yaşındaki bir çocuk okulun sınırlarını ne kadar zorlayabilir? Ya da bir anne, okul yönetimini ne kadar zorlayabilir? Peki, bir yönetmen bir filmde ne kadar ileri gidebilir?

Eğer Ingmar Bergman ve Liv Ullmann'ın torunuysanız, durum biraz farklıdır. Genç yönetmen Halfdan Ullmann Tøndel, ilk uzun metraj filminde basit bir "sorunlu çocuk" hikayesinin ötesine geçerek çok katmanlı bir aile portresi sunuyor. Küçüklerin kavgası, büyüklerin çatışmasına sebep olurken, derinlerdeki yaralara da dokunuyor ve hikaye beklenmedik bir biçimde bambaşka bir yere evriliyor. Sonunda yönetmen, izleyicisini büyüklerin de küçüklerden farkının kalmadığı bir oyun alanında bırakıveriyor.

Prömiyerini yaptığı Cannes'da Altın Kamera ödülünü kazanan "Armand", Belirli Bir Bakış ödülüne de aday gösterildi. Film, Türkiye’de ilk kez Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü'nde izleyiciyle buluşacak.

Yasemin Şamdereli, Tribeca'da prömiyer yapan ve Jüri Özel Ödülü'nü kazanan "Samia"da, kumların arasındaki inci tanesini izleyicilerine sunuyor.

Samia, Somali’de büyük hayalleri olan küçük bir kız çocuğudur. Ülkesinin yaşadığı zorluklara rağmen umuda doğru hızla, durmaksızın koşan bir atlet. 9 yaşında özel yeteneğini keşfettiğinde, koşmak onun tek tutkusu ve hayata tutunma amacı haline gelir. Ailesinin de desteğiyle Samia, sınırları aşacak, zaman zaman engellerle karşılaşacak, ama asla koşmaktan vazgeçmeyecek.

Gerçek bir şampiyonun son derece acıklı ve bir o kadar da umut dolu hikayesi "Samia", ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü'nde.

Toplumlar moderniteyi sindiremediğinde ne olur? Yönetmen Vahid Vakilifar tuhaf dalga akımına İran perspektifi kazandırıyor

Elias, bir zamanlar tiyatroda kısa süreli bir başarı elde etmiş, ancak o parlak günleri geride kalmış bir oyuncudur. Şimdi ise şiddetli kabızlık sorunuyla mücadele etmektedir ve bu durum hem özel hayatında hem de iş hayatında acı ve sıkıntıya yol açmaktadır. Elias, sonunda bu durumdan kurtulmayı başarabilecek midir?

Film, dünyada ilk kez ve Türkiye’de sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Bölümü’nde sinemaseverlerle buluşuyor.

Paolo Sorrentino'nun kamerasıyla yazdığı son şiir-film, Parthenope’nin hayatının uzun yolculuğunu anlatır.

Kahramanlıktan yoksun ama özgürlüğe, Napoli’ye ve aşkın tüm yüzlerine, doyumsuz bir tutkuyla dolu bir kadın destanı, bir çırpıda sona eren gençliğin kaygısızlığı. Hayat sıradan veya unutulmaz olsun, nasıl da uzun olabileceğini iyi bilir.

Parthenope, Cannes'daki promiyerinden sonra Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde.

Nader Saeivar, Venedik Film Festivali'nde prömiyerini yapan son filminde adalet ve çıkarların çatıştığı bir dönemde verilen mücadeleyi anlatıyor. İran'da emekli bir dans öğretmeni olan Tarlan, adalet ve baskı arasında sıkışıp kaldığında hangi yolu seçecekti? Adaleti savunacak mı yoksa hayatına devam mı edecekti?

Zamana yenik düşmeyecek bir konuyu merkeze alan çarpıcı bir senaryo, güçlü bir görsel dil ve doğal oyunculuklarıyla öne çıkan film, Türkiye’de ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde sinemaseverlerle buluşuyor.

Film, Türkiye’de Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde ilk kez sinemaseverlerle buluşuyor.

OSCAR adayı Barry Keoghan ve Christopher Abbott’ın çarpıcı performanslarıyla dikkat çeken Bring Them Down, İrlanda’nın batısındaki kırsal bölgede geçen, iki düşman ailenin hikayesini anlatan gerilim dolu bir film.

İlk kez yönetmen koltuğuna oturan Christopher Andrews’ın filmi Bring Them Down cesur ve güçlü bir ilk yapıt olarak yeni bir sinematik sesin müjdesini veriyor. Film Türkiye’de ilk kez ve sadece Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde sinemaseverlerle buluşuyor.

Karadeniz'in büyüleyici manzaralarını usta bir sinematografiyle buluşturan Derûn, imkânsız bir aşk hikayesinin derinliklerine iniyor. Sevda, ihanet ve pişmanlığın iç içe geçtiği bu hikaye, aşkla başlayan bir yolculuğun hüzünlü sonuna odaklanıyor.

Derûn filminin temelini Mesnevi’nin ilk hikayesi Padişah ve Cariye kıssası oluşturmaktadır. Altmış yaşlarında Karadeniz’de tek başına yaşayan bir kadın Marife... Marife’yi bu yalnızlığa hapsedense gençliğinde yaşadığı büyük aşkı ve hayal kırıklığıdır. Tek başına geçirdiği kırk yılın ardından bir gün kapısı çalar. Marife ömrü boyunca taşıdığı öfkesini dindirebilecek mi? İki aşığın vuslatı gerçekleşecek midir? Peki gerçek aşk nedir?

Müge Uğurlar'in ilk uzun metrajı Derûn, Türkiye’de Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde ilk kez sinemaseverlerle buluşuyor.

Magnus Von Horn’un Palme d’Or adayı üçüncü filmi “Pigen med nålen,” Danimarka’nın ünlü seri katili Dagmar Overby’in hikayesinden ilham alıyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası Kopenhag’da geçen film, yoksulluk ve umutsuzluk temasını işlerken, Alman ekspresyonizminin estetiğiyle dikkat çekiyor.

1919 Kopenhag’ında, genç işçi Karoline, hayat mücadelesi verirken Dagmar’ın yasa dışı evlat edinme ajansına dadı olarak katılır. Ancak kısa sürede dehşet verici bir gerçekle yüzleşir. Yönetmenin Fritz Lang etkisindeki yüksek kontrastlı monokrom görüntüleriyle film, karanlık bir gerçeği anlatıyor.

Film, Türkiye’de Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde ilk kez sinemaseverlerle buluşuyor.